YERYÜZÜ MESCİTLERİ: NAMAZGÂHLAR



Câbir b. Abdullah`tan nakledildiğine göre,
Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
Yeryüzü (toprak) benim için mescit ve temiz kılınmıştır. Ümmetimden kim nerede namaz vaktine ulaşırsa hemen orada namazını kılabilir.” 
(N737 Nesâî, Mesâcid, 42)

 Farsça bir kelime olan namazgâh genel olarak namaz kılınan her yeri ifade eder. Lakin ben burada bu genel anlamın dışında açık hava mescitleri olarak da nitelendirilen namazgâhı kastetmekteyim. 

 Günümüzde bu anlamda namazgâhlara sıkça rastlamasak da sosyal ve kültürel mirasımızdır namazgâhlar. 


 Namazgâhlarla tanışmam takribi 1 sene öncesine dayanır. Sanıyorum ki bu tanışmanın evvelinde 'namazgâh nedir' minvalinde bir soruya muhatap olsaydım namaz kılınan yer olması dışında birşey söyleyemezdim diye düşünüyorum. 


 Şimdi namazgâh denildiği zaman, kulluğumuzdan uzaklaştırılmadığımız ve namazın hayat akışımızdaki önemini ve bütünlüğünü idrak edebildiğimiz bir toplum düşer hayalime. Ve yeryüzünün mescidimiz oluşunun zihnimdeki tasavvuru canlanmaya ve anlamını kazanmaya başlar.


 Bir yıl öncesinde, unutulmuş ve yer yer kalabalığın yer yer de etrafını kuşatan yapıların arasından bana göz kırpan namazgah beni heyecanlandırmış ve bu düşünceler içerisinde bırakmıştı beni. Namazgâh denildiğinde şimdi bir yanımda mutluluk bir yanımda hüzün bir aradadır. Hayatın içinde bir Müslüman olarak kalbimizin atışının mutluluğu ve çağımıza bir baş eğişle tarihimizi hafızamızın derinliklerine terkedişimizin hüznü. Güzellikler var, incelikler var, hayat var özümüzde. Ne zaman başımızı eğdik ve kurumaya başladıksa, şimdi de özümüze dönerek yeniden dirilişi önce kendimizden başlatacağız Allah'ın izniyle.



 "Bırakalım, havasız bıraktığımız hakikat ve erdemlilik ruhu, yeniden nefes alsın; öldürmeğe çalıştığımız vahiy uygarlığı yeniden dirilsin." syf. 98
"... iyiliğin, doğruluğun ve güzelliğin bir hardal tanesi kadar olsun bir tohumu bulundukça, onun gelişip çiçeklenmesinden ve dirilişini bütünlemesinden umut kesilemez. " syf. 119
(Sezai Karakoç-Diriliş Muştusu)









Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DÜNYANIN İLK ÜNİVERSİTESİ: KARAVİYYÎN

EKŞİ MAYAYA İLK ADIM

2 Klasik: İvan İlyiç'in Ölümü ve Ses ve Öfke